Hz. Ali bir gün evinden çıkınca Hz. Selman ile karşılaştı ve Hz. Selman’ın hatırını sordu. Selman cevaben: “Ya Emira’l Müminin! Dört büyük sıkıntım var, dertliyim” dedi. Hz. Ali, “Nedir sıkıntın, Allah sana rahmet eylesin” dedi. Hz. Selman cevaben:
1. Ailevi sıkıntım var. Yiyecek isterler, temin edemiyorum.
2. Rabbim ibadet taatla emrediyor, onu da layıkıyla yapamıyorum.
3. Şeytan isyan ile emrediyor, o da sıkıntı veriyor.
4. Melekül Mevt ruhumu talep ediyor, ben ise ölüme hazır değilim. Bu sebeplerden çok büyük sıkıntıdayım, dedi.
Bunun üzerine Hz. Ali şöyle söyledi:
-Ya Ebâ Abdullah! Seni tebşir ederim, bu sıkıntıların her birinden dolayı sana senin için çok büyük dereceler vardır. Bir gün ben de aynı senin gibi Rasülullah’ın yanına varmıştım. Rasülullah S.A.V. bana, “Nasılsın Ya Ali?” buyurdu. Ben de cevaben: “Dört büyük sıkıntı içindeyim Ya Rasülullah” dedim. “
1- Evde sudan başka bir şey yok, yavrularımın hali beni üzüyor,
2- Rabbime hakkıyla ibadet edememekten üzüntülüyüm.
3- Ölürken hangi halde öleceğimi bilememekten gamlı ve kederliyim.
4- Melekül mevt peşimde, ruhumu nasıl alacağını bilemediğimden üzüntülüyüm” deyince
Rasülullah Efendimiz S.A.V., “Seni tebşir ederim Ya Ali, zira aile içi üzüntün cehennemden perdedir, Rabbime layıkıyla ibadet edemiyorum sıkıntısı ise, azab-ı ilahiyeden emniyet, akıbeti düşünmek ise cihattır. Bu ise altmış sene ibadetten efdaldir. Ölüm meleğini düşünmek ise, bütün günahlara keffarettir, buyurdu.
Bu haberi alan Selman çok sevindi ve Hz. Ali’ye şöyle dua etti:
-Ya Ali, Allah senin şerefini ziyade etsin, ben bu sebeplerden çok gamlı kederli idim, beni rahatlandırdın, dedi.
Hz. Ali ise şu hadis-i şerifi nakletti:
-Ben Rasülullah’tan şöyle işittim: “Çocuklarının nafakasını helalinden temin için sıkıntı çekmeyenin cennetten nasibi yoktur”