Bir Nazar

Vaktiyle dört arkadaş, gelerek bir araya, Tahsîl-i ilim için, geldiler Buhârâ'ya. Zâhirî ilimleri, öğrenip bir âlimden, İçlerine bir ateş, düşüverdi âniden. Dediler ki: "Öğrendik, zâhirî ilimleri,
Lâkin ihlâs olmazsa, gidemeyiz ileri. Bu ihlâsı kazanmak, mümkün olmaz bu yerde,
Yükselmemiz gerekir, bâtınî ilimlerde. Bâtın ilmini dahi, öğrenemezsek eğer, Bu tahsîl ettiğimiz, ilimler boşa gider." Bir kâmil-i mükemmil, kişi bulmak üzere, Medreseden ayrılıp, koyuldular sefere. Bu dört gençten birinin, ismi Seyyid Atâ'dır,Yâni Resûlullah'ın, evlâdından bir zâttır. Semerkant yakınından, geçer iken bu gençler, Bir ihtiyar kimseyi görür ve eyleşirler.
O kişi, çalılıktan, yakmak için evinde, Odun topluyor idi, onların geldiğinde. Dediler: "Şunun için, seferdeyiz şimdi biz, Bir kâmil rehber bulup, bağlanmaktır gâyemiz." Meğerse o ihtiyar, Zengî Atâ nâmında, Bir kâmil kişi imiş, Semerkant diyârında. Zengî Atâ cevâben, şöyle dedi gençlere: "Aradığınız benim, gitmeyin başka yere." Onlardan iki tanesi, ona tam inandılar, Velâkin Seyyid Atâ, hiç etmedi îtibâr. Düşündü: "Ben seyyidim, ilmim var, bu bir gerçek,Bu siyâhî kişi mi, beni irşâd edecek?" Kalben geçirdiyse de, bir an için bu fikri, Yine de yapıyordu, günlük vazifeleri. Yaptı o da yıllarca, riyâzet, mücâhede, Lâkin bir ilerleme, pek olmadı yine de. En son Anber Ana'ya, gelip arz eyledi ki: "Anacığım, üstâda, şunu haber verin ki, Seyyid Atâ soruyor: "Ne olacak benim hâlim? Yıllarca buradayım, açılmadı bu kalbim. Diğer arkadaşlarım, yükseklere çıktılar, Bendeyse ilerleme, olmadı zerre kadar." Dedi ki: "Sen bu gece, bir keçenin içine, Sarılıp, tevâzuyla yat kapı eşiğine. Seni böyle görürse, şefkat ile bir bakar, Onun bir tek nazarı, sana yeter ve artar." Seyyid Atâ o gece, girdi keçe içine,
Uzandı üstâdının, kapısı eşiğine. O gece Zengî Atâ, namaza kalktığında, Gördü ki biri yatar, eşiğinin altında. Tam basacak idi ki, göğsünün üzerine, O tutup ayağını, öpüp sürdü yüzüne.
Buyurdu ki: "Kimdir o, yatmış eşik önüne?" Dedi: "Seyyid Atâ'yım, muhtâcım himmetine."
Buyurdu ki: "Kalk yerden, düzeldi şimdi hâlin, Üzülme, bundan sonra, açılır artık kalbin."
O anda bir teveccüh, etti Seyyid Atâ'ya, Çıkardı tasavvufta, en üstteki noktaya. Onların bir nazarı, bulunmaz ganîmettir, İnsanı en alçaktan, bâlâlara yükseltir. Onların hürmetine, yâ Rabbî, affet bizi! Onların sevgisiyle, tenvîr et kalbimizi.