Ebû Nasr Semerkandî Hazretleri bir medreseye gider. Bakar ki bir kısmı ilimle bir kısmı da ibâdetle meşgul olmaktadır. "Bu durumda bunlann aç kalması gerekir" diye düşünür, medresenin bakıcısına sorar:
- Bunların yemekleri nereden geliyor?
- Senin dişlerinin dibinden geliyor.
Bu cevaptan birşey anlamaz. Döner gider. Gider gitmesine ama, dişlerinde dayanılmaz bir ağrı başlar. Şehrin yabancısı olduğu için, önüne gelenlere dişinin fena halde ağrıdığını söyler. Kime sorarsa derler ki:
- Bizim dişimiz ağrıdığı zaman, falan mahalledeki medreseye yiyecek bir şeyler götürürüz, onların dualarıyla ağrı geçer. Sen de öyle yap.
Meseleyi anlar. Doğru medreseye gider. Bir koç alır, bir miktar da ekmek alarak medreseye verir. Fakat medresenin hizmetçisi kabul etmek istemez. Ebû Nasr Hazretleri "işte bunlar, sizin bana söylediğiniz gibi, benim dişlerimin dibinden geliyor" der. Hizmetçi o zaman kabul eder.
Medresede bulunanlar toplanıp dua ederler. Onda da diş ağrısından eser kalmaz.