Sokakta dolaşan dellal sesi çıktığı kadar bağırıyordu:
- Ey ahâli! Düşman hudutlarımızın yakınlarına kadar yaklaşmıştır. Eli silah tutan herkesi düşmanla savaşmaya çağırıyorum. Cephedeki askerlerimize yardım edecek yiğitler Allah rızası için savaş meydanına koşsun.
Evinin bir köşesinde Kur'an okumakta olan Üzeyir Efendi dellalın sözlerini duyar duymaz yerinden fırlayarak duvarda asılı duran silahını kaptığı gibi sokağa fırladı. Hiç kimseyi beklemeden yola koyuldu. İçinden geçen duygular onu bir an evvel cepheye erişmeye zorluyordu. Düşmanla savaşacak, belki gazi, belki de şehid olacaktı. Ama niyetinde şehid olmak ağır basıyordu.
Bir müddet yürüdükten sonra, yolda bazı kimselerin alış verişle meşgul olduklarını gördü. Askerlerin erzakını taşıyacak çuval alıp satıyorlardı. Durdu, düşündü. Cebindeki parasını hesap etti; Hemen bir kaç çuval alıp satmayı tasarladı. Böylece bu fırsattan istifade ile ticaret yapacak, kâr edecekti. Nitekim aldığı çuvalları biraz ilerdeki köyde satıp, bir hayli para kazandı ama, cepheye zamanında yetişmekten de mahrum kaldı. O vardığında düşman yenilmiş, savaş bitmişti. Yol yorgunluğunu atmak için şöyle bir ağacın altına oturup uyuklamaya başladı.
İbretli bir rüyaya dalmıştı. Melekler gelmişler, meydanda şehidleri, gazileri sayıyorlar. Allah yanındaki derecelerine göre yazıyorlardı. Yazma sırası kendisine gelince melek yanındakine talimat verdi:
- Bunu da yazın. Ama gaziler sırasına değil,
Yazı meleği sordu:
- Ya kimlerin sırasına yazacağız?
- Ticaretçiler sırasına.
Bu söze itiraz eden Üzeyir Efendi:
- Olmaz, dedi. Ben savaşa katılmak için çıktım. Ama geç kaldım. Beni gazi olarak yazmalısınız.
Melek şöyle cevap verdi:
- Doğrudur. Sen savaşa katılmak için çıktın. Çıkarken niyetin halisti. Ya şehid, ya gazi olacaktın. Ama yolda menfaat arzusu sana galebe çaldı, hırsının esiri olup işi ticarete döktün, çuval alıp satışıyla savaştan geri kaldın. Niyetini bozmayıp menfaat için geri kalmasaydın, seni gaziler sınıfına yazdırırdım. Lakin sen niyetini değiştirdin. Şahsi menfaatınla meşgul oldun.
Üzeyir Efendi ağlamaya başlar. Şehid olmak için çıktığı yolda, gazi dahi olamayışının ezikliğiyle göz yaşı dökerken diğer melekler rica ederler:
- Gerçi yolda menfaat arzusuyla gecikti, ama yine de çıkışı savaş niyetiyle olmuştur. İlk çıkışı hürmetine, bunu da gaziler sırasına yazalım.
Yazı meleği;
- Peki der, yazın, bunu da yazın, ama gazilerin en son sırasına.
Bu arada meleklerden biri gelir. Üzeyir Efendi'ye şöyle nasihatta bulunur
- Sen ihlasını bozmamalı, niyetini değiştirmemeliydin. Allah rızası için çıktığın yolda devam etmeli, menfaat işini bu niyetinin içine sokmamalıydın. Bak, az kalsın gazilikten mahrum kalıyordun. Bereket versin ki, yola ilk çıkarken duyduğun ihlâs ve hasbîlik seni kurtardı, son sırada da olsa, yine gaziler arasına girmeni temin etti.