Marangozun Pişmanlığı

"Yapabileceğinden daha fazlasını yapamayacak biç kimse yoktur." (Henry Ford)

Yaşlı bir marangozun emeklilik çağı gelmişti. Yanında çalıştığı müteahhite; yapmış olduğu ahşap ev inşa işini bırak­mak, eşi ve çocukları ile birlikte daha rahat, daha huzurlu bir hayat sürme isteğinden bahsetti.
Müteahhit, yıllardır birlikte çalıştığı emektar marangozu­nun işi bırakma isteğine oldukça üzüldü. Fakat ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev daha yapmasını rica etti.
Marangoz, bu son olsun diye istemeye istemeye teklifi kabul etti ve işe girişti. Ne var ki gönlünün yaptığı işte olma­dığı her halinden belliydi. Bundan dolayı baştan savma bir işçilik yaptı ve kalitesiz malzeme kullandı. Ömrünü verdiği mesleğine böyle bir eserle son vermek ne büyük talihsizlikti!..
Marangoz, ev bittiğinde müteahhite teslim etmek üzere kendisini çağırttı, işveren, evi gözden geçirmek için geldi. Şöyle bir baktıktan sonra dış kapının anahtarını marangoza uzattı.
"Bu ev senin." dedi, "Yıllardır süren emeklerinin karşılığı sana benden hediye." Marangoz şoka girdi. Ne kadar utan­mıştı! Keşke yaptığı evin kendi evi olduğunu bilseydi! O za­man onu böyle yapar mıydı!
Unutmayın! Herkes kendi hayatının maran­gozudur. Herkes gün be gün kendi hayatını inşa eder; bir çivi çakarak, bir tahta koyarak veya duvar dikerek... Evet bugün aldığınız kararlar, ortaya koyduğunuz davranışlar, sarfettiğiniz sözler, yaptığınız tercihler yarın yaşayacağınız evin malzemeleridir. Elinizden gelenin azını değil, fazlasını yapın ki o evin içinde uzun yıllar huzurla yaşayabilesiniz.