İslâm'ın kadınlara haklarını vermediği, erkeklerin kadınları köle gibi kullandığı iddialardan etkilenmiş olan bir hocaefendi camideki vaazında:
"İslâm kadına öylesine geniş haklar vermiş ki, bir hanım dilerse evinde beyinin çamaşırlarını yıkamaz, yemeğini pişirmez, ev temizliğine bakmaz, bey bunları yapması için hanıma ısrarda bulunamaz" demiş.
Bunu duyan hanımefendi son derece memnun olmuş.
Akşam yemekten sonra beyine:
"İslâm bana haklar tanımış. Yarından itibaren ne çamaşır yıkamak, ne de yemek yapmak var. Madem İslâm bu hakkı tanımış, ben de bu hakkı kullanmak istiyorum" demiş.
Bey bakmış ki, itiraz mümkün değil. Bu işler hanımının diyaneten(ahlâken) vazifesi fakat hukuken vazifesi değil, kadıya gidilse bunları yapması için sadece nasihat eder; ama ceza veremez.
Bey düşünüp taşınmış.
Hanımına:
"Bu hizmetleri yapmamaya hakkın var ve o hakkını kullanmak istiyorsun" demiş ve eklemiş "Şu ortadaki odayı boşaltıver, orası bana lazım olacak"
Hanım:
- "Ne için lazım olacak?" diye sormuş.
Bey:
"Madem sen İslâm'ın sana tanıdığı hakkı kullanmak istiyorsun. Ben de bana tanıdığı hakkı kullanıp ikinci bir hanım nikahlayarak o odaya getirmek istiyorum. Senin yapmadığın hizmetleri o hanım yapar" demiş.
Hanım bakmış ki işler sarpa sarıyor.
"Yahu bey, sende hiç şakadan anlamıyorsun" demiş.