Ateşgede, İranlı bir köle, Hz. Ömer Efendimizi namaz kılarken
sırtından hançerlemişti. Namazını tamamlamak için belini doğrultmaya
çalışıyordu. Yanındakiler, "Sen namaz kılamazsın." dedikçe, o "namaz"
diyor, Rabb'ine "namaz" diyerek yürüyordu. Kendini kaybetmeye
başlamıştı. Adeta komaya girmişti. Uyandırmaya çalışıyorlar, bir türlü
muvaffak olamıyorlardı.
Bir ara içeriye ashabın gençlerinden Misver Ibn-i Mehrame girdi.
"Emir-ül Mü'minin'i uyandıramıyoruz!" dediler. Yaşı gençti ama, Ömer'i
çok iyi anlamıştı:
-Emir-ül Mü'minini namaza çağırın, dedi. Birisi, ağzını kulağına doğru
yaklaştırdı:
-Es salâh Ya Emir-ül Mü'minin, dedi. "Namaza ey mü'minlerin emiri!" diyordu.
Bıçak keser, ateş yakar, su ıslatır, Ömer namaza çağrılınca kalkardı.
Uyuyan ve birkaç defa çağrıldıktan sonra "Geliyorum!" diyen bir
insanın telaşıyla:
- Ha Allahi izen. "Tamam şimdi kalktım!" diyerek doğrulmaya çalıştı.
"Eğer sizde, Ömer vefat ettikten sonra sesinizi ona duyurabilecek ses
olsaydı ve siz ona "Es salâh Ya Emir-ül Mü'minin" diye seslenseydiniz,
toprağın altından, "Ha Allahi izen" diyerek doğrulduğunu
görecektiniz."
Hz. Ömer'deki namaz aşkı bu idi.