Dua, Çocuk Ve Düş Kırıklığı

Çocuğu olmayan bir adam, şeyhe gitmiş ve
dua etmesini dilemişti.
'Üzülme' dedi şeyh, 'işlerini Allah’a bırak.
Hakkında neyin iyi, neyin kötü olacağını ancak O bilir.
Kısmetine razı ol ki, rahat edesin.'

Adam ısrarlıydı,
'Bu dileğin tutsağı olmuşum ben, lütfen duanı
esirgeme’

Şeyh, kıramadı adamı ve Yüce Yaratıcı’ya yakardı.

Çin ceylanı gibi, misk taşıyan bir erkek
çocuk sahibi oldu adam.
Büyükçe azdı, nefsin aşağılık isteklerine
boyun eğen bir insan haline geldi.
Gece gündüz içki âlemlerinde geziyor,
kötü insanlarla düşüp kalkıyordu.
Şehvetinin esiri olarak haram helal demiyor,
genç kızların adını kirletiyordu.
Birlikte olduğu kadınlara zarar vermekle kalmıyor,
gözü dönmüş bir katil olarak yakınlarını,
evli olanların eşlerini öldürüyordu.
Durumdan haberdar olan babasının yüreği kanamaktaydı.
Ne öğüt ne ceza, hiçbir şey kötülükten alıkoymuyordu
delikanlıyı.
Üzgün ve çaresiz bir durumda, tekrar şeyhin kapısını
çaldı adam;
'Senden başka derdime derman olacak kimse yok, lütfen
acı bana yardımcı ol, bu çocuğun belasından kurtar beni'

Şeyh:
'Ben sana söylemiştim' dedi, 'Allah'tan iyilik dile sadece,
işlerini O'na bırak' diye. Bu dünyadan göçüp
gittiğinde ne evlat işe yarar, ne de mal mülk. Sen
kulsun, Allah'a kulluk dışında bir
işin olmamalı.'