Demirci

Horasanda hırsızlardan birkaçı kaçar. Hiratlı bir demirci,
gece evine dönerken, zaptiyelerce yakınında yakalanan
hırsızlarla beraber tutuklanarak hapsedilir. Demirci,
zindanda namaz kılıp, (Ya Rabbi, bu işte suçum olmadığını,
ancak sen bilirsin. Beni buradan, ancak sen kurtarırsın) diye
dua eder. Adil bir vali olan Abdullah bin Tahir, o gece bir
rüya görür. Kuvvetli dört kimsenin, tahtını, tersine çevirirken
uyanır. Hemen abdest alıp, iki rekat namaz kılar. Tekrar uyur.
Yine o dört kişi, tahtını yıkmak üzere iken uyanır. Kendisinde,
bir mazlumun ahı bulunduğunu anlar, zindan müdürünü
çağırtıp der ki:
- Zindanda bir mazlum mu var?
- Bilmem ama, biri, dua edip gözyaşı döküyor.

Dua eden mahkumu çağırıp halini sorunca mesele anlaşılır.
Vali, özür dileyip der ki:
- Şu parayı al ve herhangi bir arzun, bir işin olunca da bana gel.

Demirci, minnetsiz konuşur:
- Hakkımı helal ettim, ancak ihtiyacımı görmek için gelmem.
- Niçin?
- Benim gibi bir fakir için, senin gibi bir sultanın tahtını birkaç
defa tersine çeviren sahibimi bırakıp da, dileğimi başkasına
arz etmem kulluğa yakışır mı?