Ce­na­ze­ye Me­lek­ler Gel­di

De­re­ce­si yük­sek olan kim­se­le­rin ce­na­ze­si­ni me­lek­ler ge­le­rek ta­şır. Pey­gam­ber Aleyhissalatu Vesselam ya­nın­da Es­hâb-ı ki­râm­dan ba­zı­la­rı ol­du­ğu hâl­de sü­rat­le sa­vaş­ta ağır ya­ra­la­nan Sa’d bin Mu­az’ın evi­ne gi­di­yor­du. Yol­da sü­rat­li git­me­le­ri se­be­biy­le Es­hâb-ı ki­râm “Yo­rul­duk yâ Re­sû­lal­lah!” de­di­ler. Bu­nun üze­ri­ne, Pey­gam­ber efen­di­miz:

- Me­lek­ler Han­za­la’nın ce­nâ­ze­sin­de biz­den ön­ce bu­lun­duk­la­rı gi­bi Sa’d’ın da ce­nâ­ze­sin­de biz­den ön­ce bu­lu­na­cak­lar. Biz ön­ce ye­ti­şe­me­ye­ce­ğiz, bu­yu­ra­rak hız­lı git­me­le­ri­nin se­be­bi­ni açık­la­dı. Pey­gam­ber efen­di­miz, Sa’d bin Mu­az’ın ya­nı­na ge­lin­ce onu ve­fât et­miş ola­rak bul­du. Baş ucu­na du­rup, Sa’d bin Mu­az’ın kün­ye­si­ni söy­le­ye­rek:

- Ey Ebâ Amr! Sen re­is­le­rin en iyi­si idin. Al­lah sa­na saâ­det, be­re­ket ve en ha­yır­lı mü­kâ­fa­tı ver­sin. Al­la­ha ver­di­ğin sö­zü ye­ri­ne ge­tir­din. Al­lah da sa­na va’det­ti­ği­ni ve­re­cek­tir, bu­yur­du.
İçe­ri­de Sa’d bin Mu­az’ın ce­nâ­ze­si yal­nız­dı. Baş­ka kim­se yok­tu. Re­sûl aley­his­se­lâm adım­la­rı­nı ga­yet ge­niş aça­rak evin için­de yü­rü­yor­du. İçe­ri­de bir müd­det dur­du. Son­ra dı­şa­rı çık­tı. Çı­kın­ca, “Yâ Re­sû­lal­lah, ni­çin öy­le yü­rü­dü­nüz?” de­nil­di­ğin­de: “Böy­le­si­ne ka­la­ba­lık bir mec­lis­te bu­lun­ma­dım, me­lek­ler dol­muş­tu. Me­le­ğin bi­ri be­ni ka­na­dı üze­ri­ne al­dı da an­cak öy­le otu­ra­bil­dim” bu­yur­du.
Son­ra, Sa’d bin Mu­az’ın lâ­ka­bı­nı söy­le­ye­rek: “Sa­na âfi­yet ol­sun yâ Ebâ Amr! Sa­na âfi­yet ol­sun yâ Ebâ Amr! Sa­na âfi­yet ol­sun yâ Ebâ Amr” bu­yur­du.

Pey­gam­ber aley­his­se­lâm ce­nâ­ze na­ma­zı­nı kıl­dır­dı, ce­nâ­ze­si­ni ta­şı­dı. Es­hâb-ı ki­râm, Sa’d bin Mu­az’ın ce­nâ­ze­si­ni ta­şır­ken: “Yâ Re­sû­lal­lah! Biz böy­le ko­lay ta­şı­nan ce­nâ­ze gör­me­dik” de­di­ler. Bu­nun üze­ri­ne: “Me­lek­ler onu ta­şı­yor­lar” bu­yur­du. Ce­nâ­ze­si gi­der­ken mü­nâ­fık­lar da kö­tü­le­mek için ne ka­dar da ha­fif de­dik­le­rin­de, Pey­gam­ber aley­his­se­lâm: “Sa’d’ın ce­nâ­ze­si­ne yet­miş bin me­lek in­di. Şim­di­ye ka­dar yer­yü­zü­ne bu ka­dar ka­la­ba­lık hâl­de in­me­miş­ler­di” bu­yur­du.

Ebû Sa­id-i Hud­ri, de­de­si­nin şöy­le de­di­ği­ni nak­let­miş­tir: “Sa’d bin Mu­az haz­ret­le­ri­nin kab­ri­ni ka­zan­lar­dan bi­ri de ben­dim. Ona ka­bir kaz­ma­ya baş­la­yın­ca biz kaz­dık­ça et­ra­fa ka­bir­den misk ko­ku­su ya­yıl­dı.”